9 Ocak 2009 Cuma

HADİ YÜREĞİM SIRA SENDE

Öyle çok bölünüyor ki yüreğim her biri başka bir yaşamın gözleri. Başka başka yaşamların sözleri. Bakamadan kör edilen. Lal bilinen hiç duyulmadan, dinlenmeden...Şimdi uzatıp da versem sana artık görmeyen bu gözleri bakabilir misin kendi yüzüne. Yüzün olup da konuşabilir misin hiç duyulmamış sözlerle...Yeniden yaşayabilir misin.Yaşatabilir misin eski günleri...

Öyle çok kana bulanıyor ki ellerim su yerine kan akıyor artık musluklardan. Acı boşalıyor, gözyaşı yağıyor. Yıkadıkça daha da çoğalıyor. Daha da ölüm kokuyor. Oysa benim ellerim küçücüktü eskiden bilir misin. Bembeyaz, yağmur kokuluydu. Ama şimdi ölüm doldu. Uzatsam sana şimdi bu ölümden ağırlaşmış elleri, benim yerime taşıyabilir misin. Üşümüş parmaklarımı ısıtabilir misin. Silebilir misin ellerimin belleğinden ölümün rengini...

Bu nasıl bir akıl tutulması. Bu nasıl bir yürek karmaşası bilmiyorum. Burası neresi, bu nasıl bir dünya...Toz duman. Kan revan. Gözyaşı elem. Boğuluyorum. Ölüyorum yavaş yavaş. Öldürüyorsun beni içinde. Kendi kendinin katili oluyorsun farkında mısın. Tepkisiz kaldığın her günün sonrasında, yitip giden yaşamların hesabını verebiliyor musun kendine. Olabilir misin geride birbaşına kalan yüreklerin acılarının merhemi...

Hadi yüreğim uyan artık. Kalk yerinden. Şimdi susma zamanı değil. Hadi tutun sende akıp giden hayata olması gerektiği yerden. Ben de varım de. Buradayım de...Ses ver ses verenlere. Bir ol. Bütün ol. Çığlık ol. Görmeyene göz, duymayana ses, bir ulusa yürek ol. Bir ulusun yüreği ol bir ve tek atan...Yaşamı ellerinden alınanların yaşamı ol bu dünya üzerinde...Onların bu dünyadaki hayat izi ol...Artık sıra sende...

HADİ YÜREĞİM ŞİMDİ SES VERME ZAMANIDIR. YİTİP GİDEN GENCECİK YÜREKLERİN HATRINA DAHA FAZLA GECİKME!!!